Yine mi dönüyorum hüzünlü saatlere? Oysa geceye beş
kala çağırışlarını duymuştum. Belki sensindir diye bir umut
kapladı içimi. Nafile, sana uzanan bütün yollar
kapalı...öğrendim, evet geç de olsa öğrendim bunu. Çok geç olsa
da...
Uzaklardan bir ses olmak istedi bir dostum, uzaklardan bir
el... Üşüme diye. Olamadı, olamazdı, yokluğun her şeyden daha
soğuktu. Yokluğun soğuk, yokluğun buz gibi...
Hani; öyle üşürsün ki, artık hiç bir şey hissetmez
uzuvların, uyuşur kalır da manâsız bir donukluğun çizgileri
oluşur, ardından bir kabuk içindeki parçalanmayı döker, ezip de
geçer tüm bedenini, acısı en derinden gelir de yakar her
yerini...
İşte ben de öyle üşüdüm gece yarısını beş geçe... Manâsız
buluyorum sanki artık her şeyi.
Sevgi deseler sadece bir iç çekebilirim, sonra gülüp
geçerim gibi geliyor.
Ama yine de seni çok özlüyorum, yine de çok üşüyorum, ve
yine de seni istiyorum...